twitter

20 Ekim 2015 Salı

Milli Mesai / Buyuk Turnuvalar 1996-2016

Hayata dair hatırladığım ilk şeylerden birisinin Türkiye-İsviçre maçı olması futbol manyaklığımın küçüklükten geldiğinin kanıtı olmuştur. Hemşerim takoz Recep’in orta sahadan gol attığı maçın tarihini bu sene merak edip kontrol ettim. Sene 1994 yani bendeniz 4 yaşındayım. O kadar ufakken böyle bir şeyin hatırlanması mümkün mü bilmiyorum ama benim için ilk resmi maç Recep Çetin’in golüyle başlar.



O dönemlerde Türkiye’deki bütün iyi oyuncuların bir araya gelip bir Milli Takım oluşturma fikri benim için Avengers, Suicide Squad ya da Space Jam’den farksızdı. Eğer en iyi Türk oyuncular oynayacaksa bizim Milli Takım yenilmez olmalıydı. Ne yazık ki Fatih Terim önderliğinde ilk defa katıldığımız Avrupa Şampiyonası bana bunun tam tersini ispatlamıştı. Artık yenilmez olmadığımızı ve yabancı futbolcuların daha iyi olduğunu öğrenmiş ve onları izleme şansına erişeceğim bir sonraki turnuva için sabırsızlanıyordum.



Sıradaki turnuva 96’dan daha görkemliydi Brezilya’nın da katılacağı Dünya Kupası... Bu turnuvada Türkiye yoktu bende eskilerin yaptığı gibi Brezilya’yı tutarak rengimi belli ettim. Ne de olsa 1954’ten bu yana hep Brezilyayı tutmuştuk. Mahallede bir üst jenerasyonun Ronaldo’nun maçı var deyip sokaktaki futbolu yarıda bıraktıklarını hatırlıyorum. Bir de Paraguay-Bulgaristan maçını… Hayatımda izlediğim ilk Dünya Kupası maçıydı. Hatırladığım en efsanevi an ise bir kalecinin frikik atması olmuştu. Chilavert denen adam harika bir vuruş yapmış ve İstanbulspor’dan tanıdığım Zdravkov 90’dan çıkarmıştı. İlk izlediğim Dünya Kupası maçı Zdravkov yüzünden 0-0 bitmişti. Aynı Zdravkov ilk gittiğim maçta Bayrampaşa Çetin Emeç’te Anakragücü’nden 4 yemiş yine beni üzmüştü. Çok iyi kaleciydi ama bu yüzden hiç sevemedim Zdravkov’u. 98 Dünya Kupası finalinde çok sevdiğim Ronaldo’yu alt eden Zidane’a da yıllarca ısınamadım. 98 Dünya Kupası’nı alan Fransa hep hayallerimi yıkan takım oldu. 10 yaşımda da Toldo’lu, Del Piero’lu İtalya’yı tutuyordum. Trezeguet ve Wiltord ikinize de ordan uyuzum.



2000'deki o turnuvada çeyrek finale kadar kimseyi zorla desteklemeye gerek yoktu Tayfur’un sakin penaltısı sonrası finallerdeydik. Tam ilk maç zamanı bizim de mahalle maçı var ama ilk maç İtalya’ya karşı takımı yalnız bırakıyor ve çıkmıyorum dışarı. okan'la ümitleniyoruz ama yine İnzaghi sanırım Juve’de de vole atmıştı bize. Torino karşısında da Terim’in biletini kesen penaltıyı bilerek kaçırmıştı sana da ordan kinim var Pippo. Son maç ev sahibi Belçika ile Hakan Şükür stratosferden turu getiriyor. Çeyrek finalde Arif penaltıyı kaçırınca biz de Portekiz’e yol veriyor evimize dönüyoruz.



2002 Dünya Kupası elemeleri başarılı geçiyordu galiba bu sefer kimseyi desteklemek zorunda kalmayacaktık. Aynı anlarda oynanan Türkiye-Hırvatistan basketbol maçıyla Türkiye-İsveç maçı arasında gidip geliyorduk. İbrahim Kutluay bizi sevince boğarken Henrik Larsson da bizi üzüyor ve Play-off’a yolluyordu. Rakip Avusturya: deplasmandan Okan Buruk’la 1-0’la dönülmüş avantaj bizde sahamızda öyle bir futbol oynuyoruz ki Avrupa’nın Brezilyası biziz. Yıldıray perdeyi açıyor Arif kapatıyor 1954’ten sonra ilk kez Dünya Kupasındayız.

Hasan Şaş’ın golünde okul yolundayım. Amcam Ümit Davala’nın saçlarına söverken evde, Çin’i yenerken sabahın 10'u ben de doğal olarak kahvaltı yapıyorum. Ortada zaman kavramı adına normal bir şey yok İtalya, Fransa eleniyor. Saçlarına hakaretler edilen adam Japonya karşısında bizi Çeyrek Final’e taşıyor bizim yüzümüz kırmızı beyaz sulu boyayla boyanmış. Berberler çoluğun çocuğun saçını mohikan kesimi yapmaya başlıyor. Senegal maçında Sakarya’ya gidiyorum VIB’teyim gol olunca otoyolda kornalar çalıyor, otobüs sallanıyor. Kadınlar altın gününde maç izleyip Ronaldo’nun pis burun golüyle üzülüyorlar. Kore maçında Hakan Şükür’le tarihe geçiyoruz. artık sokaklarda çalımlar İlhan Mansız, keller Hasan Şaş… Taksimde Tarkan’la coşuyoruz.. Dünya Üçüncüsüyüz.



2004 Avrupa Şampiyonası: Verpakovskis denen şahsiyet tarihimizin en iyi milli takımlarından birisini mağlup ediyor Letonya finallerde. Ben yine Ronaldo hayranı olarak kalmakta ısrarcıyım. İsmi cismi biraz değişiyor. Cristiano’nun yeni çıkış yaptığı dönem henüz 19 yaşında, 7 numaranın sahibi hala Luis Figo. Milan Baros döktürüyor. Çekler çok formda ama o da ne Yunanistan Çanakkale’de bizden öğrendiğini sahada uyguluyor. Geçit yok. Zagorakis, Dellas, Charisteas komşuyu finale ordan da kupaya taşıyorlar. Ronaldo yenilince ben de yine yenilmiş sayılıyorum. Bu arada turnuva boyu bir gol atamadın Pauleta sana da kılım.



2006 Dünya Kupasında Zidane’nın finalde Materazzi’ye kafa atması dışında bir olay olmadı.



Yıl 2008 üniversiteyi kazanmışız kafamız rahat. Üstüne de Avrupa Şampiyonasına katılmışız keyifler tavan. Emre Norveç’e 25-30 metreden sallamış hem de deplasmanda bekle bizi Viyana geliyoruz. İlk maç Portekizle Pepe sonra da bizim hipster Meireles 2-0.Genç Arda yok eleştiriler var. İsviçre maçı amazona alınmış bu yağmur başka yerde olmaz. Sahaya Tümer Ayhan Gökdeniz’le çıkmış Terim, yerden futbol oynayacağız sözde ama saha daha çok su kayağına elverişli. Hakan Yakın atıyor sevinmiyor. Sonra Semih atıyor dakikalar 90+4 olunca da Arda Benaglio’yu avliyor hem kendi seviniyor hem bizleri sevindiriyor. Çek maçı tarihin en iyilerinden anlatmaya lüzum var mı? Plasil’in saçma vuruşu Koller’in golü 2-0 gerideyiz. Arda ateşliyor. Tuncay deli fişek rahat durmuyor Asistler Hamit’ten goller Nihat’tan ikram Cech’ten. Çeyrek Finaldeyiz. Rakip Hırvatistan, Mostar’ın karşı kıyısına Türk bayrakları asılmış. İzmir’de bir yerlerdeyiz. 118 Klasnic turnuva biter biz ülkeye döner dedik ama 120’de Semih Semih Semih hey yavrum benim be :D



Kupayı İspanya aldı biz yarı finalde en iyi futbolumuzu oynayıp son dakikada Lahm’ın golüyle Almanya’ya yenildik. Kazım’ın ayağı kaymasaydı belki komşunun yaptığını yapardık kim bilir?

2010 2012 2014 kaçtı. 2010’da kupayı kazanınca koca koca İspanyollar yanımda ağlamıştı. Futbol enteresan oyun, duygu yoğunluğu üst seviyeye kolayca çıkabiliyor. 2012’de Prandelli takımını İspanya karşısında grup maçında oynattığı gibi oynatsa İtalyanlar d sevinçten ağlayabilirdi. 2014 izlediğim en iyi Dünya Kupasıydı. Almanya hak ederek kazandı. Brezilya’lı amcaya da çok üzülmüştüm Toprağı bol olsun. James Rodriguez, Keylor Navas, David Luiz, Sliman İslami ve diğerleri... Van Persie'nin kafa golü de tarihin en iyisiydi..



2016 normal şartlarda ülkemizde düzenlenecekti biz de doğrudan katılacaktık ama Platini Bey nüfuzunu kullandı 1 oyla kaybettik. Hakkımız olan fakat verilmeyen turnuvaya zor da olsa katılmayı başardık. Tarih yazmak için yeni bir fırsatımız daha var. Selçuk geliyor ve gol de geliyor Bekle bizi Fransa . Haydi Hayırlısı…


16 Eylül 2015 Çarşamba

Hamza Hamzaoğlu ile Alternatif Basın Toplantısı


Galatasaray bir Şampiyonlar Ligi serüvenine daha hüsranla başladı zaten en son CSKA Moskova’yı Arif ve Sarr’ın golleriyle yendiğimizde galibiyetle başlamıştık sanırım. Son yılların en formda ekiplerinden Atletico’ya kaybetmek tabii ki rezalet falan değil fakat kaybediliş şekli istifa sebebidir. İstikrara inanan biri olarak uzun süreli yönetim sergileyecek hocanın kendisine verilen krediyi hak edecek işler yapmasını beklemek en doğal hakkımız.

Maç sonu basın toplantısında basın mensupları dostane ilişkilerinden olsa gerek Hocaya gerekli soruları soramadılar. En büyük reaksiyonu bugüne kadar taktik işlerine hiç girmemiş Muslera verdi. Artık bu saçmalığa o bile dayanamadı.

Sevgili Hamza Hoca;
  •           Madem ki kafanda Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu var (müzede olmayan tek kupa) koca yaz transfer sezonunda başkanına benim santrafora ihtiyacım var Burak hırslı kalburüstü fakat tekdüze bir forvet, Umut yetersizin önde gideni, Sinan Gümüş ise açılmamış kutu ne oynatacağıma bile karar vermedim bana kaliteli bir santrafor alın neden demedin? Yoksa sen istedin de Selçuk ve Burak istemediler mi?
  •            Sol bekte Telles’in gideceği yaz başından beri konuşuluyor. Kendin dahil kimsenin izlemediği Muslera’yı beğenmeyen scoutlarına güvenip sadece Carole’e nasıl bel bağladın? Geçen sezon bir maç dahi top oynamayan kanki kontenjanından kadroda Olcan mı gizli silahındı yoksa ön libero oynattığın emekli Hakan Balta mı?
  •            Melo gemileri yaktı gideceğim diyordu. Koca yaz yerine Melo kalsa dahi yedeği olacak bir adam almadın. Orta sahaya alınan isimler Bilal, Jose ve Jem Selçuk tarzı pasör topçular. Melo’nun boşluğunu nitel olarak doldurmanı zaten beklemedik ama nicel olarak dahi bir adam almadın. Atletico maçında Balta’yı ön libero oynattın o zaman Bilal’i taleben, Jem’i yönetimdeki bazı ağır toplar istedi Jose’yi de menajer kucağına bıraktı diye aldın. Sen hoca olarak niye insiyatif almadın.
  •              Çok sevdiğin Sabri’ye alternatif dahi almadın ikinci yarı kurtarıcı diye stoper Denayer’i sağ beke çektin. Belli ki sen aldığın adamların isimlerini ilk kez bizle beraber duydun. Ama Atletico gibi taktik disiplinli bir takım olmak için zaman istedin. Önce alınan oyuncuları kendin iste ve ahbap ilişkileri değil liyakate göre al sonra zaman da sevgi de saygı da kazanırsın.
  •         Ligde oynamayan Emre Çolak mevzusuna girmeye gerek yok bir arpa yol kat edemeyen vizyonu dar klasik apaçi topçu Sercan’la Bursa’da gece hayatı daha çok ilgisini çekiyordur muhtemelen.
  •                  Yerli kategorin sadece Trabzon çetesi mi? Yasin gurbetçi diye mi yedek oturuyor. Şampiyon yapan kadroyu koruyalım derken Yasin’i istisna mı bırakıyorsun? Oyun görüşü zayıf ve beklenilen kalitede olmasa da takımı ileri taşıyan tek oyuncu o.



Galatasaray taraftarı Astana’yı yenip 3.lük mücadelesi verecek takım istemiyor. İki-üç sene önce 2.tur çeyrek final görmüş takımını yarı finalde görmek istiyor. Galatasaray’ın vizyonu Şampiyonlar Ligidir. Maddi konulara bahane değil bu yaz harcanan aynı miktar parayla eksik bölgelere gerekli tarza sahip oyuncular alınabilirdi. Scout’un işi Podolski’yi getirmek değil pivot santrafor ihtiyacını gidip Bosna’dan Zeljeznicar’ın kapısını çalarak Dzeko’yu getirerek çözmek. 

Mesele ne Hamza ne Dursun ne Burak mesele Galatasaray’daki çarpık düzen milyonluk camiayı sporla ilgisi olmayan para babası adamların yönetmesi. Ve bu yönetenlere karakter sahibi diye sevip saydığımız hocanın bir başkaldırış gösteremeyişi. Oyuncuların yönetimin saçmalıklarını aman neşemiz bozulmasın diyen dizi karakteri gibi davranması. Allah aşkına koskoca Galatasaray’ın 9 numarası top kontrol edemeyen top süremeyen Umut Bulut olur mu yahu_?

4 Eylül 2015 Cuma

2015/2016 Model Galatasaray


Galatasaray 2014/2015 sezonuna Prandelli yönetiminde kötü başlayıp Hamza Hamzaoğlu ile süper bir bitiriş yaptı ve sezonu 3 kupayla noktaladı. Kazanılan başarılarda Hoca’nın Kaptan’ın Golcü’sünün rolü, emeği herkesin malumu. Bu yazıyı okuma zahmetinde bulunanları zaten bildikleri şeylerle yormaya niyetim yok.

Benim değinmek istediğim konu Galatasaray takımının kronikleşmiş bir zafiyeti. Sarı kırmızılılar başarının ardından takımı geliştirecek hamleleri yapmak yerine sürekli olarak statükocu bir anlayışla sahip olduklarımız yeterli onları koruyalım diyor. Kazanılan kupalara gelişmemeye bahane olarak gösteriliyor. Kaliteli oyuncular daha iyilerinin alınmaması için sebep olarak kullanılıyor. Oysa ki kuruluş amacı yabancı takımları yenmek olan Galatasaray’ın henüz kazanamadığı tek kupa olan Şampiyonlar Ligi vizyonuna sahip bir taraftar yönetim kalitesizliğinin farkında, ne verilen samimiyetsiz demeçleri ne de transfer vaatlerini yemiyor.

Hamza Hoca’nın emeğinin hakkını vermek oyuncuların ortaya koydukları mücadeleyi alkışlamak tabii ki elzemdir. Taraftar da bunu sezon sonu yaptığı koreografilerle gösterdiği sevgiyle yaptı zaten. Fakat Galatasaray’da kazanılan bir şampiyonluğun kredisi 10 yıl değildir. Sen Şampiyonluk kazanan kadroyu bir önceki sezondan daha kötü hale getirirsen zor günlerde arkanda duran taraftar takımın menfaati için karşına geçer. Kadronun nitelik yönünü bir kenara bıraktım nicelik olarak dahi geliştirilememesi Kupa canavarı Hoca’nın eleştirilmesinde baş etkenlerden biridir. Yönetimi korumak için verdiği demeçler de üstüne tuz ile biber olmuştur.

Transfer Sezonu Açılıyor

Zamanı geri alıp transfer sezonunun başına gidersek Hamza Hoca’nın transfer listesinde tam da aranılan isimler Gignac ve Andre Ayew’in olduğunu hatırlıyoruz.İlk kez takımın eksikleri görülmüş yeni yapılanma erken ve doğru adımlarla ilerleyecek derken Gignac Meksika ekibi Tigres’e Ayew de Swansea’ye kaptırıldı. Aralarındaki sorun beni zerre ilgilendirmiyor tabii ki.  An itibariyle bedavaya alınamayan Gignac Tigres’i Libertadores kupasında finale taşırken Ayew de Premier Lig’in en iyi transfer hamlelerinden biri olarak lanse ediliyor. Ayew yerine Dortmund’da futbolculuğundan çok taraftarlığıyla ön planda olan Grosskreutz son saniyede transfer edildi. (Sağ bek ön libero falan diyenlere arada Bundesliga maçı izlemelerini tavsiye ediyorum) Gignac yerine ise kimse alınmadı hatta Sercan da yollandı (ki yollansın zaten). Santrafor olarak Burak ve Umut’tan başka kimse kalmadı.
Hamza Hoca Mario Gomez tam aradığımız oyuncu ama çok pahalı derken Beşiktaş o ara Gomez’in transferini bitirdi ve Hamza Bey’i yalancı çıkardı. Gomez aradığı oyuncu ise Umut ve Burak’la sezona devam etmek nasıl bir mantıktır? Pivot santrafor nitelikli bir oyuncunun olmadığı aşikar Hoca’nın kendini savunurken kullandığı tutturmuşlar bir İbrahimovic söz tamamen saçmalıktır. Aklı başında Galatasaray taraftarı meselenin İbra değil önde top tutacak Podolski’ye Sneijder’e servis yapacak orta sınıf da olsa bir pivot santrafor ihtiyacının farkında olmasıdır. Umut’un son dönemde sağ kanatta Yasin yerine denenmesi de faciadır.

Orta Saha’nın Karakteri Değişiyor

İleri uçtan geriye doğru gelirsek Podolski isim olarak çok büyük ama oyun olarak Köln ve Milli Takım dışında ortaya pek de efsanevi bir şey koyamamış bir oyuncu. Kariyerinin düşüşte olduğuna hem fikirizdir sanırım. Yine de maliyet, kalite ve popülarite ekseninde transferin mantıklı olduğunu belirtmek gerekir. Fakat Poldi’nin etkili olduğu dönemlerde duvar olabilen santraforlarla oynadığını unutmamak lazım. Birileri indirecek ki Poldi vurabilsin.

Sneijder’in takımda kalması en büyük transferdir. Sağ kanatta Yasin ve Grosskreutz yeterli gözüküyor ama orada Umut’u kullanmak iş bilmemektir. Orta Saha’da kendi deyimiyle “Trabzon Mafyası” nın lideri Selçuk İnan geldiği günden itibaren takımı bir üst seviyeye çıkardı ve takımda kaptan olarak kalmaya devam edecek. Onun başarısında en büyük rol oynayan taraftarın bir kısmının sevgilisi Melo’nun İnter’e gitmesi ise Cimbomun Şampiyonluk şansını yüzde 30 oranında düşürdü. Yeine alınan Bilal, Jose Rguez ve Jem Karacan’ın üçünün de Melo’a değil Selçuk’ alternatif oyuncular olması Galatasaray’ın yeni bir tarza geçiş yapacağını gösteriyor. Mourinho’nun Matic ve Fabregas modelinden City’nin defansif yönü daha az olan Yaya ve Fernandinho’lu ikiliye geçiş yapmak gerekecek. Orta saha merkezde Akhisar’daki Merter tarzında bir oyuncusu an itibariyle yok Hoca’nın. Orta alandaki defansif yük Selçuk ve partneri arasında paylaşılacak bu da Selçuk’u kötü etkileyebilir.

Sağ bek rotasyonunda Maxi Perreira’dan Daha İyi Sabri ve Asisti Olmayan Adam Tarık Çamdal olacak.  3 kulvarda ne kadar yeterli olacaklar göreceğiz. Sol bekte ise Carole ve Telles yeterli gözüküyordu fakat Telles’in İnter’e gidişiyle Balta eski pozisyonuna daha çok zaman ayırmak durumunda. Stoperler Chedjou, Semih, Koray ve City’den kiralık Denayer olacak.  

Muslera sezona formsuz başlasa da tartışmasız taraflı tarafsız en çok takdir edilen ve sevilen isim. Yaz boyunca konuşulan ise yedek kaleci sorunsalı oldu. Eray’ın yetersizliği malum.. Beşiktaş’tan gelen Cenk Gönen ise maliyet performans oranında doğru isim mi tartışılır.

Oyun Tarzı

Şampiyonlar Ligi’nde harika bir kura çeken Sarı kırmızılı ekip Astana önünde üçüncülüğü garanti altına almış gözüküyor. Benfica ve Atletico’dan birisini geçebilmesi ise bu sezonki performansına bağlı. Mancini’nin yaptığı gibi bir Juventus mucizesi de Hamza Hoca gerçekleştirebilecek mi göreceğiz.

West Ham teklifi geri çevrildikten sonra Burak santraforda tek müspet alternatif. Burak’ın kanat orjinli bir oyuncu olması onu topu ilerde tutma ve kanat forvetlere servis yapma konusunda biraz geride bırakıyor. Atletico ve Anadolu takımları gibi sağlam kapanma arzusundaki takımları açmak için ne kadar yeterli olabilecek zaman gösterecek. Burak gol atsa da takımın pas oyununa katkı konusunda sıkıntıları olduğu gerçek o da Drogba ile oynarken daha iyi hissettiğini belirtmişti. 
Selçuk ve yanında oynayacak isim Galatasaray için kilit olacak. Hoca Bilal ile Jose arasında bir seçim yapacak gibi duruyor. İkisi de pas oyununu iyi oynayan isimler burada Hamza Hoca’nın Burak’ın sevdiği öne atılan ara toplar ve hızlı kanat bindirmeleriyle direk bir oyun mu seçeceği yoksa Selçuk ve Jose(Bilal)’in sevdiği kontrollü pas oyununu mu tercih edeceği merak konusu.

Oyuncu Tercihleri

Öncelikle Podolski’nin sol kanat forvet olduğunu anlamak gerekiyor. Koyarsanız her oyuncu her mevkide oynar Ertuğrul Sağlam da stoper oynamıştı. Fakat Podolski yaşı itibariyle artık salt bir sol kanat oyuncusudur ne santrafor ne da 10 numara pozisyonunda faydalı olamayacağı kanaatindeyim. Yasin’in sağ ya da sol kanatta ilk tercih olmaması için teknik olarak bir sebep göremiyorum şu anki formuyla hem Podolski hem de Grosskreutz’dan önde. Umut’u saymıyorum bile. Geçen sene şampiyonluğu getiren oyuncularımızı koruyalım diyen Hamza Hoca konu Yasin olunca pek de korumacı değil. Burak istemiyor diye santrafor alınmadığını herkes biliyor. Bu saçmalığa ayak uyduran isim de Hamza Hoca’dan başkası değil.

Orta sahada Melo’nun gitmesiyle halaya duranlar inşallah sahada da ayakta durabilirler. Hiç beğenmesem de Burak bu takımın tek santraforudur onu da yedek bırakmak skandaldır. Burak yerine düşünülecek tek isim de Sinan Gümüş olarak göze çarpıyor. Sneijder’in yeri garanti alternatifi yok sakatlanırsa vay Cimbomun haline. Sabri’nin geriye dönüşleri bu denli gecikmeye devam ederse sağ açık orjinli Grosskreutz’dan bir Juanfran çıkarma çabasına girişmek abes olmayacaktır. Olcan isimli yıllık 2 milyon euro’ya yakın garanti para alan şahsiyetin de takımdaki varlığını sorgulama cesaretini umarım birisi gösterir. Geldiği günden bu yana bir faydası olmayan Olcan’ın kanka kontenjanından varlığının son bulmasını umut ediyorum.


Not: Yazı transfer dönemi bitmeden tamamlandığından yönetimin Grosskreutz transferini bitiremeyecek kadar rezil durumda olduğu düşünülememiştir.



8 Haziran 2015 Pazartesi

Uruguay’da Kölelikten Krallığa – Isabelino Gradin / Copa America



1944 yılının Aralık ayında bir grup genç Montevideo’da Pasteur Hastanesi civarında görülür. Aynı gün Nacional’in ezeli rakibi Penarol 6 yıl sonra ilk şampiyonluğunu kazanmıştır. Bu gençler Penarol takımının muzaffer futbolcularıdır. Kutlama yerine hastaneye gitmelerinin nedeni ise kulüp efsanesi Isabelino Gradin’e gösterdikleri vefadır. Penarol takımı 15. zaferini 47 yaşındaki Gradin’e adamıştır.

Gradin kökleri Güney Afrika’ya dayanan bir aileye mensuptur. Ebeveynleri büyük bir köle grubunun parçasıdır. Onun şansı siyah ten rengiyle kıtanın başka bir ülkesinde değil de Uruguay’da doğmuş olmasıdır. Güney Amerika’da birçok takım bünyesinde siyahi futbolculara yer vermezken Penarol’de yıldızı parlayan Gradin Uruguay milli takımına kadar yükselmiştir. Gol kralı olarak tamamladığı 1916 Copa America sonrasında ulusal bir kahraman olmuş ve ülkesi Uruguay’ın kıtada hatta dünyada futbol konsunda söz sahibi olmasına yardımcı olmuştur.

1919’da Brezilya’da düzenlenen Copa America’da Gradin canlı olarak sambacıların karşısına çıktı. Kölelik Brezilya’da 1988 yılında yasaklanmıştı fakat insanların mentalitelerinin değişmesi zaman alıyordu. Gradin’in bu turnuvada gösterdiği performans elitler tarafından kaale alınmasa da alt tabaka tribünlerde onu alkışlama cesaretini gösterdi. Bu etkileşim gelecekte Garrincha, Pele, Didi gibi isimlere sahip olacak Brezilya ve dünya futbolu için bir devrim niteliğinde oldu.



Gradin’i Uruguay’lı yazar Galeano şöyle anlatıyor;

Zenci Futbolcular

1916 yılında düzenlenen ilk Güney Amerika Şampiyonası’nda (Copa America) Uruguay Şili’yi 4-0 hezimete uğrattı. Ertesi güm, ,Şili heyeti “Uruguay takımında iki Afrikalının oynadığı” gerekçesiyle maçın iptalini istedi. Bu oyuncular Isabelino Gradin ve Juan Delgado’ydu. Dört golden ikisini Gradin atmıştı.

Gradin, köle soyundan geliyordu ve Montevideo’da doğmuştu. O, inanılmaz bir hızla fırlayıp yürüyormuşçasına topa hâkim olarak ve hiç durmadan rakiplerini savuşturarak hedefe son darbeyi vurduğunda insanlar yerlerinden fırlıyordu. Tertemiz bir yüzü vardı; öylesine temiz yüzlüydü ki, kötü görünmeye çalıştığında hiç inandırıcı olamazdı.

Juan Delgado’nun da ataları köleydi ve Uruguay’ın iç kesimlerinde, Florida’da doğmuştu. Delgado, karnavallarda süpürge dansı yapar, sahalarda ise topu dans ettirirdi. Oyun sırasında konuşur ve rakipleriyle dalga geçerdi.

“Lamba gibi astım,” derdi, topu kaldırırken ve “At kendini yere top değmesin” derdi, şut çekeceği 
zaman.

Uruguay o zamanlar, milli takımında zenci futbolcu oynatan tek ülkeydi.”


-Gölgede ve Güneşte futbol / Eduardo Galeano: Çeviri Ertuğrul Önalp – M. Necati Kutlu
-Amlan Majumdar/ the hard tackle


5 Haziran 2015 Cuma

Copa America 2015 Şili / Turnuva Rehberi


Sezonunun bitmesiyle futbol aşıkları sevgililerinden ayrılmış gibi hissederler. Tatil döneminde düzenlenen turnuvalar ise onların yaz aşkları olur. Şampiyonlar Ligi ve yerel liglerdeki rekabetler onu bize unuttursa da geçtiğimiz yaz Brezilya’da düzenlenen Dünya Kupası ayrılığının açtığı yaralar henüz kapanmadı. Yaralara merhem olacak turnuva ise yine Güney Amerika'da düzenlenecek.Huzurlarınızda Copa America!

Copa America’ya toplam 12 takım katılmaktadır. Güney Amerika Futbol Federasyonu CONMEBOL, 10 üyeli bir yapı olduğu için 1993 yılından itibaren genellikle CONCACAF’tan 2 ülke davet ediliyor. Bu yıl Jamaika ve Meksika davetli olarak organizasyona katılacaklar.

Dörder takımın yer aldığı 3 grupta oyananacak karşılaşmalar sonunda ilk iki sırayı alan takımlar ve gruplarındaki en iyi iki üçüncü çeyrek finale yükselecekler. Türkiye’den aşina olduğumuz Muslera (Galatasaray-Uruguay), Pedro Franco (Beşiktaş-Kolombiya), Vargas (Balıkesir-Venezuela) ve Pedriel’i (Mersin İY-Bolivya) de turnuva boyunca yeniden izleme fırsatı yakalayacağız. Chiellini’yi ısırdığı için cezalı durumda olan Uruguay’lı starLuis Suarez  dışında bütün yıldızlar ev sahibi Şili’de otellerini ayırttılar.

Grup aşamasında saat farkı nedeniyle okul+iş engeline takılacak arkadaşlar için insani saatlerde oynanacak 4 maç var. Kolombiya ya da Uruguay’ı destekleyecekler bu konuda şanslı.

   13 Haziran Cumartesi Uruguay-Jamaika 22:00
    14 Haziran Pazar Kolombiya-Venezuela 22:00
   20 Haziran Cumartesi Uruguay-Paraguay 22:00
21 Haziran Pazar   Kolombiya-Peru 22:00
Pek insani saatlerde olmasa da tek dostu Nba finalleri olan ama kaçırılmayacak maçlar da var. Muslera’yı bir de Messi ve Agüero karşısında görmek isteyenler, Alexis’in Rafa Marquez’i geçebileceğine inananlar, Neymar vs James düellosunu merak edenler için menüde 3 maç var.

15 Haziran Pazartesi Şili-Meksika 02:30
16 Haziran Salı Arjantin-Uruguay 02:30
17 Haziran Çarşamba Brezilya-Kolombiya 03:00


   ŞİLİ

  

A Grubunda Şili #Larevancha (rövanş) için sahaya çıkacak. Dünya Kupasında santimetrelerle kaçan Brezilya zaferine bu sefer ulaşmak istiyorlar. Kurt hoca Sampaoli yönetiminde Avrupa’da süperstar seviyesinde olan iki oyuncuya ve üst düzey takımlarda oynayan bir ekibe sahipler. Ev sahibi avantajıyla şüphesiz grubun favorisi Şili olacaktır.

Alexis Sanchez ve Arturo Vidal takımın yıldızları yıldız adayı ise Matias Fernandez’in de 29 yaşına geldiğini görmek çok acayip Colo Colo’dan beri benim Aydın Yılmaz’ım oldu patlayamadı gitti. Bu turnuvaya inşallah. Güney Amerika’nın yerel efsanesi Edirne’den çıkınca pek tanınmayan ama mükemmel tekniği ile izleyenleri kendisine hayran bırakan Valdivia da dikkatle izlenmesi gerekn oyunculardan. Ama en çok da Pinilla, Atalanta’lı oyuncu Brezilya maçında direkten dönen topu önce sırtına dövme yaptırdı sonra da uğursuz kaleyi stadyumdan çalıp patlattı. ( Bu bölüm bir reklam filminden alıntıdır bknz. https://www.youtube.com/watch?v=OViWIP5zkvw )

Şili’nin henüz Copa America şampiyonluğu bulunmuyor. Kendi evlerinde oynuyorlar ve  Zamarano ve Salas’tan sonra hiç bu kadar iyi bir kadroya sahip olmamışlardı şimdi tam zamanı !

       MEKSİKA

2014 Dünya Kupası’nda son 16 ekibin arasına kalan Meksika’nın önceliği bu yaz Gold Cup olacak. Konfederasyon Kupası biletini cebine koymak için mücadele edeceği Gold Cup öncesi Copa America Yılmaz Vural’ın Orta Amerika versiyonu Miguel Herrera için hazırlık kampı tadında geçecek. Nitekim kadroda Brezilya 2014’ün yıldızı Ochoa olmayacak. Real Madrid’in küçük bezelyesi Javi Hernandez de Gold Cup için saklanıyor. Diğer izleyemeyeceğimiz yıldızlar ise Guardado, Herrera ve Dos Santos Kardeşler.

Bu kadar eksiğe rağmen Meksika yine de grupta iddialı bir konumda bulunuyor. Kaleyi tecrübeli Corona koruyacak. Defansta Barcelona’dan hatırlayacağımız yaşlanmayan kaptan Rafa Marquez var. Orta Sahada fuleli kanat Medina ve Twente’den Corona yer alıyor. İleri uçta ise Atletico Madrid’in genç oyuncusu Raul Jimenez yıldızını parlatmaya çalışacak.

    EKVADOR


Arjantin doğumlu Gustavo Quinteros Ekvador’un Emelec takımındaki çıkışıyla Ekvador ulusal takımının başına getirildi. Copa America kadrosunda en  önemli oyuncularından Manchester United’lı Antonio Valencia ve Espanyol’un golcüsü Caicedo sakatlıkları nedeniyle yer alamayacaklar. Bu isimlerin yokluğunda gözler Swansea’li Jefferson Montero ve West Ham’ın golcüsü Enner Valencia’da olacak. Montero Dünya Kupası’nda yapamadığı patlamayı burada yapabilir. Valencia ise takımın lideri durumunda bulunuyor. Dikkat edilmesi gereken oyuncu ise Miller Bolanos Emelec’te 3 maçta 2 gol atan oyuncu turnuvanın sürprizi olabilir.

    BOLiVYA


Tarihinde 1 Copa America şampiyonluğu bulunan yüksek rakımıyla meşhur Bolivya, turnuvada en az favori gösterilen ekiplerden birisi. Teknik direktör Mauricio Soria topa sahip olan ve atak futbolu benimseyen bir oyun anlayışıyla sahada olacaklarını söylüyor. Tabii Şili ve Meksika karşısında bu sözünde ne kadar durabilecek merakla bekliyoruz.
Bu aralar Çin Süper ligi’nde boy gösteren Marcelo Moreno kadrodaki en iyi oyuncu. Daha önce Shaktar Donetsk, Gremio, Cruzerio ve Wigan gibi takımlarda boy gösterdi. Takımda izlenmesi gereken oyuncu ise Alejandro Cumachero 24 yaşındaki orta saha oyuncusu Bolivya takımında gelecek vaat ediyor. 1963’te kupayı kazanan ekip 1997’de finalde kaybettikten sonra henüz bir maç kazanamadı en azından bir galibiyet için sahaya çıkacaklar. Ayrıca ülkemizde Mersin İY forması giyen Ricardo Pedriel de Bolivya kadrosunda yer alıyor.


    ARJANTİN


Arjantin ileri ucuyla turnuvanın favorisi durumunda gözüküyor. 1993’ten bu yana henüz majör bir kupa kazanamadılar ve geçen yaz Almanya’ya finalde kaybedilen Dünya Kupasının anıları çok taze. Messi ve arkadaşları kupayı kazanarak Uruguay’ı toplamada yakalamak isteyeceklerdir.
Takımın başında Messi’nin kankası Tata Martino var. Kadro ise yıldızlar topluluğu Carlos Tevez juventus’ta geçirdiği harika sezon sonrası tekrar kadroda. Di Maria, Pastore, Lamela orta sahanın kreatif oyuncuları olacaklar. Yükü yine Mascherano ve Gago çekecek gibi duruyor. İleri uçta Messi’ye Agüero, Higuain, Tevez, Lavezzi’den hangisinin eşlik edeceği de sanırım Messi’ye kalacak.
Müzmin defans problemini Valencia’da iyi bir sezon geçiren Otamendi çözebilecek kapasitede, Rojo ve Zabelata bekleri ada’da öğrendikleri şekilde kapatacaklar. Sol taraf kırmızı sağ taraf mavi olacak. Demichelis’siz bir Arjantin tabii ki düşünülemez Garay da yine daha çok eşi ile gündeme gelecek. Grupta bir sürpriz olmaz fakat yarı finaller için Messi’ye yine iş düşebilir..

    URUGUAY


Son Şampiyon ve toplamda Copa America’yı en çok kazanan takım olarak Uruguay’ı favoriler arasına yazmamız gerekiyor. Fakat Oscar TAbarez’in talebeleri yıldız forvet Luis Suarez’in yokluğunda biraz zorlanabilirler. Milli takımda özellikle Napoli’deki formuna çıkamayan Cavani artık gol yükünü çekmek zorunda. Stuani de Edinson’a yardımcı olacaktır.

3-4-3 ve 4-4-2 formasyonlarını benimseyen Tabarez Caceres’in sakatlığı Suarez’in cezası ve Forlan’ın emekli olmasıyla taktik düzende bir değişime gidebilir. Bu durumda kilit oyuncular Atletico’nun altın kafası Diego Godin ve Galatasaray’ın kedisi Muslera olacaktır. Yine hızlı çıkılan hücumlarda bek Maxi Perreira ve hücumd Cavani ve Abel Hernandez gibi oyunculara büyük iş düşecek.

    PARAGUAY


Paraguay 2011 Copa America’da final oynayarak çok önemli bir işe imza atmıştı. Fakat o kadro 4 yıl daha yaşlandı. Kadroda 100 milli maç sınırını geçmiş 3 oyuncu bulunuyor. Kaleci Villar (Colo Colo), Defans Da Silva (Toluca) ve Santrafor Roque Santa Cruz (Cruz Azul).

Praguay kağıt üzerinde bir dönem önemli işlere imza atmış forvetlere sahip Lucas Barrios (Montpellier), Nelson Valdez (E Frankfurt) ve Santa Cruz fakat 3 oyuncu da formunun zirvesinde değil. Richard Ortiz ise orta sahada iyi bir sezon geçirdi ve takımın önemli oyuncuşarından birisi . Dikkat edilmesi gereken isimse Basel ile Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşayan Derlis Gonzalez. 10 numaralı formasıyla Praguay’ın parlayan yıldızı o olabilir. Top hakimiyeti çok iyi ve gole dönük bir oyuncu olan Derlis potansiyel bir yıldız konumunda. Paraguay demişken de unutulmaz sol bek Kayserispor’lu Toledo’yu saygı ile anıyoruz.

    JAMAİKA


Jamaika Orta Amerika’nın davetli kontenjanından ilk kez Copa America’da boy gösterecek. Kadrosunda daha çok İngiltere alt seviye takımlarında oynayan isimler, Amerika ve Kanada’da oynayan oyuncular ve yerel ligde mücadele veren futbolcular var.

Takımın başında Winfried Schafer bulunuyor. Karayip Kupası’nı 6. Kez kazandı ve Venezuela ile Küba’yı mağlup ederek Copa America’ya iyi bir hazırlık dönemi geçirdi. Takımın en önemli oyuncusu şu an bir kulüple sözleşmesi olmayan Rodolp Austin. Orta sahada oynayan Ausitn son olarak Leeds United tarafından serbest bırakıldı. Jamaikanın dikkat çeken oyuncusu ise taxi lakaplı Kamer Lawrance MLS’te oynayan oyuncu henüz global olarak tanınmıyor fakat grup aşamasında bu şansı elde edebilir.Bizim gözlerimiz ise Karabük'lü Luton Shelton'ı arayacak

Jamaika’nın grupta pek şansı gözükmüyor. Ama sürprize açık bir turnuvada biraz hız hiç de fena olmaz.


   BREZİLYA


Kendi evinde düzenlediği iki Dünya Kupası’nda da ulusal yasa neden olan Seleçao geçen yazın kara bulutlarını dağıtmak zorunda. Normalde pek de önemsenmeyen Copa Amerika Dünya Kupası hezimetini unutturmak için çok iyi bir fırsat olacak. Dunga’nın tekrar göreve gelmesiyle Scolari döneminde kadroya alınmayan oyunculara önemli görevler verildi. Danilo, Miranda, Filipe Luis ve Firmino Brezilya kadrosunda kendilerine yer buldular. Forvet pozisyonunda tecrübeli Tardelli, genç Firmino ve eski süperstar Robinho Fred ve Jo’nun yerine kadroya girdiler. Yine kaleci Julio Cesar pek de fena bir sezon geçirmemesine rağmen yerini eski Trabzonspor’lu Jefforson’a bırakmak durumunda kaldı.

Birçok isim değişti fakat takımın değişmez tek bir oyuncusu var. O isim Pele’nin rekorunun talibi, youtube yıldızlığından La Liga starına dönüşen Neymar JR. Dan başakası değil.  İstatistikler Neymar için çok mühim o yüzden rakibin kim olduğuna bakılmaksızın onun her maçı izlenebilir.
Brezilya 2007’den beri Copa America’yı kazanamıyor 2007’de takımın başındaki isim ise şu anki antrenör Dunga’dan başkası değil. Tarih tekerrürden ibaretse Messi’nin takım arkadaşına dikkat etmesi gerekiyor.

   KOLOMBİYA


Valderrama’dan sonra Kolombiya takımı ilk kez bu kadar popüler. Dünya Kupası’nda çeyrek final yaptılar ve gol kralı çıkardılar. Forvetlerinin hepsi üst düzey. Santrafor Bacca Sevilla ile ikinci kez Avrupa Ligi’ni kazandı. Jackson Martinez Porto’da durdurulamıyor. Falcao eski günlerine dönmenin peşinde Copa America’yı bir fırsat olarak görüyor. Luis Miguel ve Roma’lı Ibarro da cabası. Fakat Dünya Kupası’nda Kolombiya’nın forveti saydığım bu isimlerden hiçbiri değildi. Jose Pekerman santrafor olarak tandık bir isim eski Trabzonspor’lu Teofilo’yu kullandı. Bu kez Teo’nun işi pek kolay olmayacak gibi.

Chelsea’li Cuadrado, genç star Quintero, İnter’in dinamosu Fredy Guarin gibi isimler de orta sahada önemli rol üstlenecekler. Kolombiya isminden çok söz edilen defans oyuncusu Balanta, tecrübeli Zuniga ve Zapata ve Arsenal kalesini koruyan Ospina gibi isimlerle defansif açıdan da gayet iyi durumdalar. Brezilya grup aşamasında dikkatli olmak zorunda James ve çetesi hiç de yabana atılır cinsten değil.

    PERU


Peru Arjantin’li teknik adam Ricardo Gareca yönetiminde güçlü Kolombiya ve Brezilya’nın ardında Venezuela’ya geçilmemeye ve en iyi iki 3. Den birisi olabilmek adına puanlar toplamaya çalışacak. Dikkat çeken oyuncular Paolo Guerrero, Pizarro ve Farfan. Ayrıca Peru’da Galatasaray’ın da transfer listesinde bulunan Carlos Zambrano görev yapmakta. Gruptan çıksalar bile işleri pek kolay olmayacak.

   VENEZUELA


Venezuela futbolda güzellik yarışmalarındaki başarısından uzak olsa da sürpriz biçimde başarılı futbolcular yetiştiren ve ihraç eden bir ülke. Grupta Peru ile 3. Lük mücadelesi vermesi bekleniyor. Fakat Peru’ya göre daha formda oyunculara sahipler ve sürpriz yapabilirler. 

Defanslarında A Bilboa’dan hatırlayacağımız Amorebiata tecrübesiyle ön plana çıkıyor. Bask oyuncu alt yaş kategorilerde ( u-21’e kadar) İspanya forması giymesine rağmen milli takım tercihini doğduğu ülke olan Venezuela’dan yana yaptı. Orta sahada Balıkesirspor’da göze hoş gelen oyunu ve attığı gollerle göze çarpam Ronald Vargas’ı izleyeceğiz. Ona eşlik edecek isim ise bir duran top uzmanı Juan Arango olacak. Mallorca’da Güiza’yı bile gol kralı yapan usta ayak M’gladbach’ta da istikrarlı oyununu devam ettirmişti. Arango ve Vargas’ın besleyeceği isim ise şu sıralar Rusya’da gollerine devam eden Salomon Rondon kağıt üzerinde hiç de fena olmayan ve skoru değiştirebilecek oyunculara sahipler belki de bu turnuvanın sürprizi onlar olacaklar

FİKSTÜR


*Turnuva Türkiye’de Tivibu ekranlarından yayınlanacaktır.
*Şili ile Türkiye arasında 6 saatlik bir zaman dilimi vardır.