twitter

20 Ocak 2015 Salı

Fransız Müslüman eski NBA oyuncusu Tarıq Abdul-Wahad Charlie Hebdo katliamı ile ilgili konuştu


Sacramento’dan Orlando’ya Denver’dan Dallas’a uzanan 12 Yıllık NBA kariyerinden sonra San Jose’de Lincoln HS’yi çalıştırarak basketbol kariyerine devam eden Tariq Abdul-Wahad, Fransa’da son dönemde yaşanan terör olaylarına ilişkin İslam’ın barış dini olduğunu savunan açıklamalarda bulundu.

Trajik olay hakkında HoopsHype’a konuşan Fransız basketbol adamı ifade özgürlüğü, Fransa’da İslam ve Politika hakkında açıklamalarda bulundu.

Paris’teki saldırıyı duyduğunda ilk tepkin ne oldu?

Tarıq Abdul-Wahad: Herkes gibi ben de çok şaşırdım ve şok oldum tabii ki. Masum insanların hayatlarını kaybettiği her olay, alışmamızın imkânsız olduğu şok edici bir durumdur. Fransa’da ya da başka bir yerde olmasının önemi yok.  Hepimizin hayatı kutsaldır ve birileri tarafından mahvedilmemeli aksine kutsanmalıdır. Düşüncelerimiz ve dualarımız trajik olayda hayatını kaybeden kurbanlar için olmalıdır.

Böyle bir şey nasıl olabilir?

Tarıq Abdul-Wahad: Bir fikrim yok. Dinimde şiddetin nasıl yorumlanacağı hakkında bir uzman değilim. Ben İslam’ı bu şekilde anlamıyorum, benim anlayışımda sana ya da dinine hakaret ettiği için birisini öldürmek yok. Geçmişte Peygamberimize karşı yapılan sayısız alay, hakaret hatta saldırı var O bunlara karşı sürekli bir sabır içinde oldu ve barış çerçevesinde kaldı. O zamanlar yapılanlar, karikatür çizmekten çok daha ağır şeylerdi.  Dürüst olmak gerekirse bir Müslüman’ın dini nasıl böyle anladığını anlayamıyorum. Her hangi bir din için bu tip bir davranışın yapılması bana delilik gibi geliyor. Özellikle de kendi inancına göre yaşamana saygı gösteren ve bu konuda haklara sahip olduğun bir ülkede yaşıyorsan.  

Kareem Abdul-Jabbar’ın Times dergisinde yer alan bir makalesinde bu tip saldırıların din ile ilgili olmadığını söylemekten yorulduğuna dair bir yazı var bu durum senin için de aynı mı?

Tarıq Abdul-Wahad: Bay Kareem Abdul-Jabbar önemli noktaya değiniyor. Bu rezil şiddet olayları dinden ziyade politik bir anlayışa daha çok sahip gözüküyor. Bu insanlar maneviyat ve sevgiden soyutlanmışlar. Ben herhangi bir dini düşündüğümde sevgi, merhamet, daha iyi bir insan olmak gibi konuları aklıma getiriyorum masum insanları öldürmeyi değil. Sosyopolitik açıdan hayret verici olan bu olayda insanların bireysel olarak bu suçu işleyebilmelerini dinin kendi doğasından çok bu insanların dini anlamadaki yetersizliklerine ve cahilliklerine bağlıyorum. Yani evet, bazen Müslümanların beyni yıkanmış fanatikler olmadığını açıklayabilmek gerçekten zor bir konu olabiliyor.

Hz. Muhammed’in karikatürlerini Charlie Hebdo’da gördüğünde neler hissettin? Tahrik edici buldun mu?

Tarıq Abdul-Wahad: Onların bu konuda tahrik edici bir yaklaşımda bulunmalarıyla bir sorunum yok. Bu hakları var. Benim de bu hakka karşı çıkma hakkım var yani gönül rahatlığıyla ben de bu karikatürlerin tahrik edici ve tatsız şeyler olduğunu söyleyebilirim.

Amerika ile karşılaştırırsan Fransa’da İslam’ın kabul edilişi ve anlaşılması nasıl sana göre?

Tarıq Abdul-Wahad: Bu soru bir doktora tezinde yanıtlansa daha doğru olabilir. Fakat benim gördüğüm kadarıyla birçok batı ülkesi politik olarak sağa doğru kayma gösteriyor. Bu durum azınlıklar ve başka ırka mensup kişiler için Avrupa’da ya da başka bir yerde pek olumlu bir durum değil.
Müslümanlar Fransız toplumunun bir parçasıdır. Müslümanlar savaşlardan sonra ülkenin kurulmasında yardımcı oldular, ülke için savaştılar, Fransa’yı özgürleştirdiler ve bazıları bu ülke için öldüler. Fransız toplumundaki Müslüman nüfusu saklayıp görünmez kılarsanız İslam’ın bir düşman olarak görülmesine yardımcı olmuş olursunuz. Buna ek olarak bir gerçek de şudur ki Fransa’nın karanlık kolonyal tarihini de bir kenara atamayız. Müslüman toplum Fransa’da genel nüfusun %10’unu oluşturmaktadır ve önemli bir sosyolojik etkiye sahiptir.
Amerika’da ise durum biraz farklıdır. Din özgürlüğü ülkenin kurulmasında temel taşlardan biriydi. Amerika’da Müslümanların çoğu kendi haklarını ve başkalarının haklarını koruma konusunda oldukça aktif bir tutum sergiliyor. Tabii ki bu bazı delilerin saçmalamayacağı anlamına gelmiyor. Boston’u unutmuş değiliz.
Maalesef bu durum Afganistan, Irak, Suriye ve Filistin konuları düşünülerek küresel manada değerlendirilmeden okunamaz. Jeopolitik olaylar artık borsa gibi ve küresel olarak her olay birbiriyle ilintili.
Bir insan olarak umduğum tek şey özellikle de çocuklarımı düşünerek bunu söylüyorum; insanların anlamsız şiddet yerine birbirleriyle konuşmayı tercih etmeleridir.
Ben Charli’yim demek bu konuda dergiyi ve kurbanları desteklemek amaçlı kullanılan bir eylem gibi duruyor. Benim konuya bakışım ise biraz daha farklı. 
Ben Charlie değilim çünkü saygıya inanıyorum. Ben terörist değilim çünkü barışa inanıyorum.

Birçok insanın İslam’a negatif bakmasının sebebi nedir sizce?

Tarıq Abdul-Wahad: İslam dünyada en hızlı büyüyen din olarak gözüküyor. Silahlı çatışmaların birçoğu İslam ülkelerinde ve Müslüman bölgelerinde yaşanıyor. Çoğu zaman Müslümanların birbirleriyle ya da başkalarıyla savaştığını duyuyoruz. İslam batıda Müslüman olmayanlar tarafından çok iyi bilinmiyor. Medya bilgilendirmek zorunda fakat İslam bu çerçevede izleyiciye öcü olarak gösterilmektedir. Müslümanlar olarak bu durumu değiştirmek için daha iyi işler yapmalıyız ve kendimizi eğitmeliyiz. Müslümanların çoğunun barışçıl olduğunu dünyaya göstermeliyiz.

Batının sağa doğru ilerlediğini söyledin. Uçuk sağ görüşün yükselmesi hakkında ne diyorsun?
Fransa’da milliyetçi parti bir süredir meydanda yeni bir şey değil. Onların tehlikeli bir zehir olduğunu düşünüyorum. Nitekim gizli acayip amaçları olan bir ajandaları var.
Gelecek için çok iyimser değilim ama umutluyum ve olayların farkındayım. 1998 Dünya Kupası kazanıldığında oluşan harmoniye yeniden ihtiyacımız var. Azınlıkların ülkede hoş karşılandığına dair inancın yeniden büyümesi gerekiyor. Fransa için birlik en iyisi olacaktır.


Röportajın tamamı için: http://hoopshype.com/interviews/sierra/tariq-abdul-wahad-it-is-sometimes-tough-to-have-to-explain-that-muslims-are-not-all-indoctrinated-fanatics



13 Ocak 2015 Salı

ATAMAN’IN GENÇ TÜRKİYE'Sİ MADALYAYI HEDEFLİYOR



Geçtiğimiz aralık ayında EuroBasket2015 kuraları çekildi, turnuvadaki kurala göre ilk aşamada gruplarında ilk dört sırayı alan ekipler ikinci tura çıkacak ve geriye kalan iki ekip ise turnuvaya veda etmek durumunda kalacaktı. Sırbistan, İspanya, Almanya, Türkiye, İtalya ve İzlanda’nın aynı gruba düşmesi sonucu turnuvadaki “ölüm grubu” konusunda tartışmalar başlamadan sona erdi.

EuroBasket2013’te yaşanılan hayal kırıklığı sonrasında Türk Milli Takımı’nın başına geçen başantrenör Ergin Ataman, bu zorlu kuraya rağmen umutlu gözüküyor. Nitekim kendisi Eylül ayında Türkleri FIBA Dünya Kupasında çeyrek finale taşımayı başardı.

Ergin Ataman fibaeurope.com’a verdiği röportajda, U18 ve U20 Avrupa Şampiyonalarında harika oynayarak şampiyon olan genç kadroyu nasıl A Milli Takım ile kaynaştırarak yeni bir takım oluşturacağının tüyolarını veriyor.

Türkiye'nin Dünya Kupasında son sekize kalması Milli Takım ve Türk seyircisi arasındaki ilişkiyi yeniden canlandırdığı konuşuluyor, fakat bu başarı aynı zamanda çıtayı da yükseltti ve EuroBasket2015’ten beklentileri de artırdı. Bu konuda endişeleriniz var mı neler düşünüyorsunuz?

İspanya’ya toplama bir takımla gitmiştik. Tecrübe kazanma aşamasında olan genç arkadaşlarımız ve belki de son turnuvalarını oynayan veteran oyuncularımızı (Kerem Tunçeri 36 ve Kerem Gönlüm 38) beraber oynattık. Fakat bu durum 3-4 NBA oyuncumuzun gelmemesinin getirdiği bir zorunluluk sonucu oluştu. Bana göre buna rağmen Türkiye’yi olabilecek en iyi şekilde temsil etmeyi çalıştık. Bütün maçlarda iyi bir oyun ortaya koyduk ve seyircilerimizi heyecanlandırdık zira milletimiz için Milli Takım çok önem arz eden bir unsurdur. Türk basketbolseverler bugün yeniden Milli Takım’a inanmaya başladılar. Bu sene Avrupa Şampiyonası’nda yeni bir jenerasyona sahip olacağız. Altın jenerasyon olarak tabir ettiğimiz bu çocuklar Euroleague’de de tecrübe kazanmaya başladılar. Bana göre bu yıl daha zorlu ve daha agresif bir Türk Milli Takımı izleyeceğiz.

Yani bu yıl için kadroda tıpkı geçen turnuvada Cedi Osman ile yaptığınız gibi genç yeteneklerin de olacağı daha genç daha hızlı ve daha güçlü bir Türk Milli Takımı oluşturuyorsunuz?

Evet, daha genç daha hızlı, daha güçlü bir takım tabii ki Ömer Aşık gibi NBA yıldızlarımızın da bize katılmasını umuyoruz. Ömer bizle harika bir dönem geçirdi ve oyununu da geliştirme fırsatı yakaladı. NBA’e döndüğünde de sezona çok güçlü bir başlangıç yaptı.(Ömer bu sezon Houston’dan New Orleans’a takas oldu) Umuyorum ki bu sezon Ersan İlyasova(Milwaukee), Enes Kanter(Utah) ve Furkan Aldemir (Sixers) de bizlere katılırlar. Eğer NBA oyuncularımız bize katılır ve genç jenerasyonumuzla keyif alarak Milli Takım için oynarlarsa iyi bir takım olcağımızı düşünüyorum.

Eğer saydığınız oyuncular takıma katılırlarsa Eurobasket’te en güçlü pota altına sahip takımlardan biri olacaksınız. Bu durum hedeflerinizi yükseltir mi? Turnuvanın en zor grubunda yer almanıza rağmen hedefiniz madalya mı?

Tabii ki, bunu istiyoruz. Önemli oyunculara ve genç yeteneklere sahibiz neden madalya için oynamayalım podyuma çıkmak hedefimiz olacak. Berlin’de grubumuz çok zor adeta Şampiyona’nın yarı finali gibi bir kura çektik. Fakat biz de daha güçlüyüz ve bu grubun zorlu gözükmesini sağlayan etkenlerden biri de biziz. Hep beraber göreceğiz. Grup aşamasında elimizden gelenin en iyisini yapacağız hedefimiz madalya almak ve olimpiyatlara gidebilmek. Bu bizim takımımız için çok önemli çünkü Milli Takım’ımız daha önce Olimpiyatlara katılma başarısı gösteremedi. Şu an önemli bir jenerasyona sahibiz ve 2016 olimpiyatları hayalimize ulaşmak istiyoruz.

Galatasaray Liv Hospital gibi Euroleague ve TBL’de yarışmacı ve başarı beklenen bir takım ile A Milli Takım başantrenörlük görevini beraber yürütmek sizin için zor olmuyor mu?

Kesinlikle zorlukları olduğu inkar edilemez, yazın dinlenme fırsatınız olmuyor ve sezon boyunca stresle başa çıkmak durumunda kalıyorsunuz. Fakat çok önemli avantajları da var; sürekli olarak oyunun içinde kalıyorsunuz. Sadece Milli Takım’ı çalıştırmak ve senede birkaç resmi maça çıkmak koç için de olumlu değil çünkü koçlar da tıpkı oyuncular gibi maç tecrübesine pratiğine ihtiyaç duyarlar. Euroleague’de Milli Takımlarda oynayan oyuncuların neredeyse tamamını izleme şansına sahipsiniz. Yani bu durumdan çok mutluyum. Milli Takım ve Galatasaray’ı aynı anda çalıştırmaktan büyük keyif alıyorum.

Dimitris Kontos’un fiba resmi sitesindeki röportajının çevirisidir.



5 Ocak 2015 Pazartesi

Euroleague Fantasy Challenge Haftanın Takımı

Euroleague'de Top 16 heyecanı başlarken yeni kurulan fantasy kadroları da görücüye çıktılar. İlk tur boyunca kredi toplayanlar ile ucuza yüksek puan getirecek oyuncuları bulmaya çalışanların birbirleriyle mücadelesi süredursun sizlere bu haftanın rüya takımını sunuyorum. Dünya birinciliğine yalnızca 201 puanla ulaşılabilen bu haftada rüya takım 252,4  puan toplamayı başardı. Bu puan için 545,8 krediniz olması yeterli. 

Fazla para (yüksek kredi) ya da yıldız oyunculara sahip olmak zirve için her zaman yeterli olmayabiliyor sanal bir oyun olsa da doğru strateji ve takım kimyası ile başarıya ulaşmak her zaman mümkün gözüküyor.


Top 16 İlk Turu Haftanın Takımı