Milli takım araları artık birçok
futbolsever için çabucak geçmesi istenen günler olarak algılanıyor. Hele de
bizimkisi gibi bir milli takıma sahipseniz... Milli kelime anlamı olarak
milletle ilgili, millete özgü anlamlarına geliyor. Bizim Milli takımımızın
maalesef artık millete özgü bir yanı kalmadı.
Milli heyecanımızın da futbol
sevgimiz gibi hem kendimiz hem de global ölçekte “overrated” değerinden fazla
görüldüğü kanaatindeyim. Milli maçlara tek tip formayla gitme becerimizin bir
türlü gelişememesi de bunun en basit örneğidir. Ülkemizde tararfarlık milli
takımdan önce geliyor olsa gerek tuttuğumuz takımın formasını giyerek milli
maça gitmek daha cazip geliyor. Ama televizyonda Hollanda’yı turuncu ağırlıklı
tribünler önünde izlerken de bakın adamlar yapıyor demekten de kendimizi
alamıyoruz.
Hollanda maçı öncesi çağrılan
aday kadroda öyle isimler var ki değil milli takım kendi takımlarında bile
oynamaları soru işareti. Hangi kriterlere göre kimler tarafından seçiliyor
bilinmez ama kaybolan milli heyecanı geri getirecek oyuncu grubunun bu aday
kadro olmadığı düşüncesindeyim. Olası bir Hollanda galibiyeti de bu fikrimi
değiştirmeyecek.
Oyuncu bazında tabii ki kim
seçilirse seçilsin bu isim neden alınmadı diye bir tartışma yapılacak ama öyle
fahiş öyle enteresan seçimler yapılıyor ki insan seçimlerdeki adaleti sorgulamadan
edemiyor. Şu an Türkiye’nin tartışmasız en iyi yerli stoperi olan Egemen’in
kadroda dahi olmayışı büyük bir skandaldır. Egemen’in yerine alınan oyuncular
kendi takımlarında bile kimi zaman ilk tercih olmazken bu seçime akıl erdirmek
mümkün değildir. Bir Galatasaray taraftarı olarak Hakan Balta, Hamit Altıntop,
Umut Bulut gibi isimlerin milli takımı hak edecek hangi performansı hangi maçta
sergilediğini merak ediyorum. Özellikle Hakan Balta’nın son Kasımpaşa maçında
teknik yetersizliğinin ve yavaşlığının kabak gibi ortaya çıkmasına rağmen milli
takıma alınması fiyaskodur.
Mert Günok Fenerbahçe’de Volkan’ın yedeğiyken nasıl oluyor da Milli takıma Mert çağrılırken Volkan çağrılmıyor. Sebep davranış bozukluğu ise Gökhan Töre ve Emre Belözoğlu’nun takımda işi ne? Ömer Toprak saldırıya maruz kaldığı için mi cezalandırılıyor ? Nadir Çiftçi sakatlığı olmadığı zaman Umut Bulut'tan kötü mü yoksa formsuz mu? Muhammed Demir ne zaman bu kadronun bir parçası olabilecek?
Her dönemde Milli Takım kadroları
tartışma konusu olmuş dışarıda kalan iyi oyuncuların haksızlığa uğradığı
konuşulmuştur. Tayfun’un 2002 Dünya Kupası kadrosunda olmayışı sonrası yaptığı
telefon bağlantısındaki üzüntüsünü paylaşmamak olmaz ama bu dönemde yaşanılan
süreç tamimiyle anlamsız ve adaletsizdir.
Hak edenin formayı aldığı, hatır
gönül işlerinin bir kenara bırakıldığı bir Milli takımı kendi takımının
formasıyla da olsa tüm Türkiye’nin destekleyeceği düşüncesindeyim. Ama bu düzen
içinde kendi Milli oyuncusunu ıslıklayan seyircileri görmeye devam edeceğiz
gibi gözüküyor. Başarı bekleyenler içinse; “Adaletin olmadığı yerde başarı
olmaz”