Melekler ve Kumarbazlar filminde
hasta Sakaryaspor’lu Selami 17 Ağustos depremi sonrası bunalımdadır. Kötü giden
hayatında tutunduğu tek dal şehrinin takımı kalmıştır. Ne yazık ki bu dönemde
yeşil siyahlıların da Selami’den aşağı kalır yanı yoktur. Takım, deprem sonrası
tıpkı Selami gibi eski günlerini özlemle yad etmektedir. Hayatında bir çıkış
arayan genç adam filmin bir sahnesinde Sakaryaspor’a seslenirken aslında
kendisine sesleniyordur: “İyi olacaksınız
oğlum iyi, düzeleceksiniz. Geçecek lan bu kâbus dolu günler. Efsane Sakaryaspor
geri dönecek. Ah buraya yazıyorum”
İnsan büyük bir travma
geçirdikten sonra asla eskisi gibi olamaz. İyi günleri ve geçici mutlulukları
olabilir ama aklının bir köşesinde o kötü günlerin izleri mutlaka kalır.
Sakaryaspor’un da kısa dönemli güzel günleri oldu. 99 sonrası iki kez Süper
Lig’e çıkma başarısı gösterdiler. Fakat bu çıkışlar kurumsal bir yönetim
başarısından çok antrenör-oyuncu grubu ve şehrin takım için bütünleşmesinin
eseri oldu. Süper ligde bütçelerin konuştuğu bir ortamda amatörce yönetilen bir
takım efsane de olsa tutunamazdı/tutunamadı. Son olarak 2006/07 sezonunda Franco
Cangele ve kaleci Martinez’li kadrosuyla Süper Lig’de boy gösteren Tatankalar o
seneden itibaren serbest düşüşe geçtiler.
2014/15 sezonunda 3. Lig 3.
Grupta mücadele veren “Anadolu Güneşi” lige çok iyi başlamasına rağmen sezonun
sonunu getiremedi ve umutlarını play off’lara bıraktı. Taraftarlar 8 puan önde
lider durumdaki takımın sezon içindeki bu düşüşünü para için satılan 3 oyuncaya
bağlarken sorumlu olarak gördükleri yönetimi sert bir dille eleştirdiler hatta
işi tesisleri basmaya kadar götürdüler. Bu olay Tatankalar’ın Türkiye’de kemik
bir seyircisi olan, futbol şehri olarak görülen ve taraflı tarafsız herkesin
saygısını kazanmış güzide kulüplerini 3. Ligde mücadele etmeye zorlayan
yönetime haklı tepkilerinin yanlış bir uygulamasıydı. Yapılan eylemin
savunulacak bir tarafı olmadığı gibi olumlu bir getirisi de olmadı. Fakat
taraftarın asıl amacı kulübün sahipsiz olmadığını henüz her şeyin bitmediğini
efsanenin yerinin 3. Lig olmadığını kulübün geçici sahiplerine hatırlatmaktı ve
bunu da başardılar.
Normal sezonun bitimiyle play
off’a kalan Sakaryaspor’un rakibi BB Erzurumspor oldu. Sakarya’da oynanan son
maçta ev sahibi ekip 1-0 önde götürdüğü maçta beraberliğe razı olunca ortalık
karışmış seyirci sahaya girmiş ve Sakaryaspor ceza almıştı. Yakın dönemdeki bu olay, play off öncesi maçın
tansiyonunun artmasına neden oldu. Erzurum’a giden Sakaryaspor taraftarı stada
alınmadı ve daha önce yerel bir kanaldan yayınlanacağı açıklanan maçın canlı
yayını iptal edildi. Tüm olumsuzluklara rağmen yeşil siyahlılar Bayburtspor’un
konukseverliğinde çıktıkları BB Erzurumspor deplasmanından avantajlı
sayılabilecek 0-0 ‘lık skorla Adapazarı’na dönmesini bildi.
Final öncesi son maçı kendi
seyircisi önünde oynayacak olan takım, memleketim Sakaryaspor olunca bana da bu
önemli maçı yerinde takip etmek düştü. Biletlerin tükenme ihtimaline karşı
Tatankalar’ın yanında yerimi önceden ayırttım. Ozanlar’dan Belediye’ye yürüyerek
esnafın maç muhabbetleri arasında Orhan Camii’ne ulaştım bu sırada hemen
karşıda Belediye’nin önünde maçtan 2 saat önce taraftarlar toplanmış halka ufak
bir gösteri yapıyorlardı. Yeterli sayıya ulaşılınca bayraklar ve flamalarla
süslenmiş Çark Caddesi’nden “caddenin hakkını verin” nidaları arasında muhteşem
tezahüratlar ve halkın da desteğiyle stada doğru yürüyüş başladı. Esnaf da
zaman zaman bestelere destek verirken genç amigolar da halk içinde küfürlü
bestelerin söylenmemesine dikkat ettiler. Okullardaki çocuklar tellere
tırmanmış “ağabey bizi kaçırsana” diye yalvarırken bir yandan da tezahüratlara
eşlik ediyorlardı. Teyzeler de “aferin yavrularım” diyerek coşkulu kalabalığa
destek çıkıyordu. Bu muhteşem atmosferde seyirci potansiyeli olmayan müessese
ve Belediye takımları yerine şehir takımlarının Süper Lig’de olmasının lige ne
denli renk katabileceğine tekrar tanıklık ettim.
Tatankalar stada girdikten sonra
ben de esnafa ve kısmen daha sakin bir iki taraftarla sohbet etme şansı
yakaladım. Taraftarlar genel olarak takımdan pek memnun değiller. Finale
çıkılsa dahi işlerinin çok zor olduğunun farkındalar. Hepsi takımı çok iyi
tanıyorlar ve gerçekçiler. Kardeş takım Göztepe gibi iyi bir bütçe olmadan gelecek
başarının geçici olduğunu biliyorlar. Bu nedenle şehrin ileri gelenleriyle, emniyetle
konuşuyorlar takım için para kaynağı arıyorlar. En yakın örnek olarak emniyetten
pasaport vb işlerde takıma komisyon ayrılmasını talep etmişler. Şehrin bir
bütün olduğunu ama “paralı bir başkan olmadan” kalıcı bir başarının zor
olduğunu belirtiyorlar.
Hakan Şükür, Aykut Kocaman, Engin
İpekoğlu, Tuncay Şanlı, Mustafa Pektemek, Oğuz Çetin ve ismini sayamadığım
birçok ünlü oyuncunun çimlerinde top koşturduğu emektar Sakarya Atatürk Stadı’na
girme vakti geldi. Maç köftecilerinin arasından geçip turnikelerden geçerek
mabedin içine giriyorum. Sezonun son iç saha maçında stad gelin gibi süslenmiş.
Mesai saati olmasına rağmen tribünlerin hepsi dolmuş. Merdiven boşluğu adlı
kavram Adapazarı’na henüz uğramamış. Takım lehine, düşman kardeş Körfez
aleyhine bestelerle maç başlıyor. İki takımda dengeyi bozmakta zorluk çekerken
ilk yarıda Sakaryaspor’da takımın en iyisi Özgür Kedikli’nin sakatlığı can
sıkıyor. 90 dakika boyunca eşitlik bozulmazken uzatmaların ikinci yarısında
Burak Göksel’in 107. Dakikada gelen golü Sakaryaspor’u finale taşıyor. Maç
sonunda yaşanılan sevinç taraftar ve oyuncuların bütünleşmesi görülmeye değer.
Saha içine dönersek 1997 doğumlu
Burak Bekaroğlu ve Abdülkadir Akyıldız dikkat çeken isimlerdi. Özellikle henüz
18 yaşındaki stoper Burak Bekaroğlu’nun gelecekte ismini daha çok duyabiliriz. Santrafor
Gökhan Yazıcı takım için ne denli önemli bir oyuncu olduğunu bu maçta bir kez
daha kanıtlıyor. Kaleci Yavuz’a da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Süper Lig
tecrübesini tüm takıma yansıtan tecrübeli eldiven galibiyetin mimarı oluyor.
Maç sonunda taraftar kutlamaları
yine çark caddesinde yürüyerek yaptı. Kısa zamanlı trafiği engelledikleri
dönemde bile hiçbir sürücünün şikayet etmemesi hatta kornalarla kutlamalara
destek vermeleri de ayrı bir güzellikti. Eve dönerken atkımı gören esnafın
maçın skorunu bilmelerine rağmen sevinçlerini paylaşmak için “kaç kaç bitti
kazandık mı?” Maça gelemeyen gençlerin “Hafız stad dolu muydu?” Bahçesinde
oturan yaşlı amcaların “bizimkiler kazandı mı yeğenim oh oh iyi”
reaksiyonlarıyla galibiyet sevincini yaşayarak yağmur altında dönüş yolunu
keyifle bitirdim.
Sakaryaspor’un finaldeki rakibi
Ankara Demirspor oldu. Yeşil siyahlılar ligde iki maçta da yenildiği rakibiyle
İzmir’de karşılaşacak. Tatankalar, şüphesiz kardeş takım Göztepe ve cefakar taraftarının desteğiyle
Ege’deki finalde kendi sahasında gibi hissedecek. Ankara Demir gibi güçlü bir
ekip karşısında işleri çok zor ama “Henüz Ölmediler”…