twitter

12 Kasım 2021 Cuma

Seni Uzaktan Sevmek: Sakaryaspor




Uzun yıllardır babamla bir maça gitmemiştik. İş-güç, ayrı şehirler, ayrı takımlar derken bizim maça gitme mevzumuz da tarihin tozlu raflarında kaldı. En son stadyumda beraber oturduğumuzda sahanın bir tarafında Saffet Akyüz, Aykut Kocaman, Zdravkov vs. diğer tarafında Kennedy, Baidoo, Tarık Daşgün vs. vardı. Maçı Ankaragücü deplasmanda 4-1 kazanırken İstanbulspor’u destekleyen 8 yaşındaki ben de ilk stadyum mağlubiyetimle tanışmıştım. Kardeşim yenilen gollerden sonra Ankaragücü’nü tutmaya başladığı için eve kazanan taraf olarak dönmüştü.

Babamla futbola dair tek ortak noktamız Sakaryaspor oldu. Benim hatırladığım ilk Sakaryaspor maçında Mohammed Ali Kurtuluş yeşil siyahlı formayı giyiyordu. TRT’de gördüğüm bu maç 1998 yılındaydı. Yani 8 yaşımdan itibaren bilinçli olarak Sakaryaspor’u destekliyorum diyebilirim. 1990’da İstanbul’da doğup yaz tatilinde bir sahil kasabasına giderek sadece yeşil siyaha gönül vermek kolay değil. Van Gobbel’den de önce sarı kırmızı formamla sokakta top oynuyordum. Diğer taraftan orta okula giderken 2001-2002 sezonunda Türkiye Kupası’nda Beşiktaş-Sakaryaspor maçını okulun çay ocağında izleyip Tuncay Şanlı’nın sahneye çıkışını görmem, şehrin evladı Şaban Yıldırım’ın takımı direkt Süper Lig’e çıkarışına şahit olmam, playoff finalinde Taner Demirbaş’ın Altay’ı sahadan silişini izlemem yeşil siyahı da aklımın bir köşesinde tutmama yardımcı oluyordu.

Ortaokuldan sonra bir daha Galatasaray formam olmadı. Lisede resim çantasında Said Makasi yazan bir öğrenciydim. Lise akli melekelerin kaybolduğu yıllardı. Beden eğitimi derslerinde benim yeşil siyah çubuklu formamdan sonra şehir takımları furyası oluştu. Malatya’dan Antep’e okul bahçesinde Fazlı Ulusoy’lar Serkan Bensol’ler, Franco Cangele’ler top koşturuyordu. O yıllarda Saffet Sancaklı’nın İstanbulspor’u benim için Sakaryaspor maçı demekti. İstanbulspor'un kalecisi Erol'a kafayı yedirten kimdi hala merak ederim. Eeeeröööllll diye bağıra bağıra en az Burak Akdiş kadar faydalı oldu. Yenibosna’dan Güngören’e Sakaryaspor nereye gelirse o stada gittim. Burak Akdiş ve Ferdi Başoda’nın forvet ikilisi olduğu sezon Yedi Bela Hüsnü tezahüratları eşliğinde Süper Lig’e çıkmamıza kesin gözüyle bakılıyordu. O takım nasıl olduysa direkt çıkamadı ve playoff’a kaldı. Şansıma playoff maçı Ali Sami Yen’deydi. Kapalı altta izlediğim maçta ilk yarıyı 2-0 önde kapattık. Yine ne olduysa ikinci devre maç 2-2 bitti ve penaltılarda Bolu’ya elendik. Yenildiğimiz yetmedi bir de statta esir kaldık.

2010 yılında Sakaryaspor’dan umudun kesildiği ortamda Şaban Yıldırım takımı 2. Lig playoff şampiyonu yaparak büyük bir sürprize imza attı. Zaten sonra ne zaman umutlar bitse Şaban Yıldırım göreve getirildi. Efsane geri mi dönüyor derken ertesi sene 2. Lig’e geri döndük. Sonraki yıllar 3. Lig’de, olmadık deplasmanlarda maça gitmekle geçti. Ankara Demir’in Sakaryaspor’un nemesisi olması da bu döneme denk gelir. 3. Lig playoff’unda Erzurumspor’u Burak Göksel’in golüyle elerken İzmir’de karşımıza yine nemesis Ankara Demir’in çıkacağını düşünmeden şampiyonluk havasına girmiştik. Ne yapalım kısmet işte Olimpiyat Stadı’nda 3. Lig şampiyonluğuna sevinmek de varmış. Sonrası daha yakın zamana denk geliyor. Hikayemiz “Playoff Finali ve Kaybetmek” adlı bir filme dönüştü.

Bu yıl (2021/22 sezonunda) artık hedef direkt olarak bir üst lige çıkmak. Kadro kalitesi direkt çıkmak için yeterli. Altyapıdan oyuncu yok. Şehri ve takımı yönetenlerin tek prensibi üst lige çıkmak olarak gözüküyor. Gerisi önemli değil. Kendi adıma üst lige çıkmayı takımı takip edebilmek için istiyorum. Maçları Youtube’dan cep telefonu kamerası çekimiyle izlemekten yoruldum. Takımın istatistiklerine bakabileceğimiz bir ligde olsak hiç fena olmaz. Yoksa başarı falan pek umurumda değil. 18 altyapı oyuncusuyla oynamak benim için en büyük başarıdır.

Bu hafta fırsat bulunca Sakaryaspor-Afyon maçı için babamı aradım. Adapazarı Kuzey Terminal’de buluştuk. Maraton’da koltukları sökmüşler güzel olmuş. Zaten orada koltuğa oturan birini görmedim. Biz yan tarafta sakin bir yerde oturup maçı izledik. Sakaryaspor Avrupa’nın en az gol yiyen takımı olarak yine gol yemeden maçı tamamladı. 2-0 kazandık. Sakarya Atatürk Stadı’ndan sevgiler.