1944 yılının Aralık ayında bir
grup genç Montevideo’da Pasteur Hastanesi civarında görülür. Aynı gün Nacional’in
ezeli rakibi Penarol 6 yıl sonra ilk şampiyonluğunu kazanmıştır. Bu gençler
Penarol takımının muzaffer futbolcularıdır. Kutlama yerine hastaneye
gitmelerinin nedeni ise kulüp efsanesi Isabelino Gradin’e gösterdikleri
vefadır. Penarol takımı 15. zaferini 47 yaşındaki Gradin’e adamıştır.
Gradin kökleri Güney Afrika’ya
dayanan bir aileye mensuptur. Ebeveynleri büyük bir köle grubunun parçasıdır.
Onun şansı siyah ten rengiyle kıtanın başka bir ülkesinde değil de Uruguay’da
doğmuş olmasıdır. Güney Amerika’da birçok takım bünyesinde siyahi futbolculara
yer vermezken Penarol’de yıldızı parlayan Gradin Uruguay milli takımına kadar
yükselmiştir. Gol kralı olarak tamamladığı 1916 Copa America sonrasında ulusal
bir kahraman olmuş ve ülkesi Uruguay’ın kıtada hatta dünyada futbol konsunda
söz sahibi olmasına yardımcı olmuştur.
1919’da Brezilya’da düzenlenen
Copa America’da Gradin canlı olarak sambacıların karşısına çıktı. Kölelik Brezilya’da
1988 yılında yasaklanmıştı fakat insanların mentalitelerinin değişmesi zaman
alıyordu. Gradin’in bu turnuvada gösterdiği performans elitler tarafından kaale
alınmasa da alt tabaka tribünlerde onu alkışlama cesaretini gösterdi. Bu
etkileşim gelecekte Garrincha, Pele, Didi gibi isimlere sahip olacak Brezilya
ve dünya futbolu için bir devrim niteliğinde oldu.
Gradin’i Uruguay’lı yazar Galeano
şöyle anlatıyor;
Zenci
Futbolcular
“1916 yılında düzenlenen ilk Güney Amerika Şampiyonası’nda (Copa
America) Uruguay Şili’yi 4-0 hezimete uğrattı. Ertesi güm, ,Şili heyeti “Uruguay
takımında iki Afrikalının oynadığı” gerekçesiyle maçın iptalini istedi. Bu
oyuncular Isabelino Gradin ve Juan Delgado’ydu. Dört golden ikisini Gradin
atmıştı.
Gradin, köle soyundan geliyordu ve Montevideo’da doğmuştu. O, inanılmaz bir hızla fırlayıp yürüyormuşçasına topa hâkim olarak ve hiç durmadan rakiplerini savuşturarak hedefe son darbeyi vurduğunda insanlar yerlerinden fırlıyordu. Tertemiz bir yüzü vardı; öylesine temiz yüzlüydü ki, kötü görünmeye çalıştığında hiç inandırıcı olamazdı.
Juan Delgado’nun da ataları köleydi ve Uruguay’ın iç kesimlerinde, Florida’da doğmuştu. Delgado, karnavallarda süpürge dansı yapar, sahalarda ise topu dans ettirirdi. Oyun sırasında konuşur ve rakipleriyle dalga geçerdi.
“Lamba gibi astım,” derdi, topu kaldırırken ve “At kendini yere top değmesin” derdi, şut çekeceği
zaman.
Uruguay o zamanlar, milli takımında zenci futbolcu oynatan tek ülkeydi.”
-Gölgede ve Güneşte futbol /
Eduardo Galeano: Çeviri Ertuğrul Önalp – M.
Necati Kutlu
-Amlan Majumdar/ the hard tackle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder