Sacramento’dan Orlando’ya
Denver’dan Dallas’a uzanan 12 Yıllık NBA kariyerinden sonra San Jose’de Lincoln
HS’yi çalıştırarak basketbol kariyerine devam eden Tariq Abdul-Wahad, Fransa’da
son dönemde yaşanan terör olaylarına ilişkin İslam’ın barış dini olduğunu
savunan açıklamalarda bulundu.
Trajik olay hakkında HoopsHype’a
konuşan Fransız basketbol adamı ifade özgürlüğü, Fransa’da İslam ve Politika
hakkında açıklamalarda bulundu.
Paris’teki saldırıyı duyduğunda ilk tepkin ne oldu?
Tarıq Abdul-Wahad: Herkes gibi ben de çok şaşırdım ve şok oldum
tabii ki. Masum insanların hayatlarını kaybettiği her olay, alışmamızın
imkânsız olduğu şok edici bir durumdur. Fransa’da ya da başka bir yerde
olmasının önemi yok. Hepimizin hayatı
kutsaldır ve birileri tarafından mahvedilmemeli aksine kutsanmalıdır.
Düşüncelerimiz ve dualarımız trajik olayda hayatını kaybeden kurbanlar için
olmalıdır.
Böyle bir şey nasıl olabilir?
Tarıq Abdul-Wahad: Bir fikrim yok. Dinimde şiddetin nasıl
yorumlanacağı hakkında bir uzman değilim. Ben İslam’ı bu şekilde anlamıyorum,
benim anlayışımda sana ya da dinine hakaret ettiği için birisini öldürmek yok.
Geçmişte Peygamberimize karşı yapılan sayısız alay, hakaret hatta saldırı var O
bunlara karşı sürekli bir sabır içinde oldu ve barış çerçevesinde kaldı. O
zamanlar yapılanlar, karikatür çizmekten çok daha ağır şeylerdi. Dürüst olmak gerekirse bir Müslüman’ın dini
nasıl böyle anladığını anlayamıyorum. Her hangi bir din için bu tip bir
davranışın yapılması bana delilik gibi geliyor. Özellikle de kendi inancına
göre yaşamana saygı gösteren ve bu konuda haklara sahip olduğun bir ülkede
yaşıyorsan.
Kareem Abdul-Jabbar’ın Times dergisinde yer alan bir makalesinde bu tip
saldırıların din ile ilgili olmadığını söylemekten yorulduğuna dair bir yazı var
bu durum senin için de aynı mı?
Tarıq Abdul-Wahad: Bay Kareem Abdul-Jabbar önemli noktaya
değiniyor. Bu rezil şiddet olayları dinden ziyade politik bir anlayışa daha çok
sahip gözüküyor. Bu insanlar maneviyat ve sevgiden soyutlanmışlar. Ben herhangi
bir dini düşündüğümde sevgi, merhamet, daha iyi bir insan olmak gibi konuları
aklıma getiriyorum masum insanları öldürmeyi değil. Sosyopolitik açıdan hayret
verici olan bu olayda insanların bireysel olarak bu suçu işleyebilmelerini
dinin kendi doğasından çok bu insanların dini anlamadaki yetersizliklerine ve
cahilliklerine bağlıyorum. Yani evet, bazen Müslümanların beyni yıkanmış
fanatikler olmadığını açıklayabilmek gerçekten zor bir konu olabiliyor.
Hz. Muhammed’in karikatürlerini Charlie Hebdo’da gördüğünde neler
hissettin? Tahrik edici buldun mu?
Tarıq Abdul-Wahad: Onların bu konuda tahrik edici bir yaklaşımda
bulunmalarıyla bir sorunum yok. Bu hakları var. Benim de bu hakka karşı çıkma
hakkım var yani gönül rahatlığıyla ben de bu karikatürlerin tahrik edici ve
tatsız şeyler olduğunu söyleyebilirim.
Amerika ile karşılaştırırsan Fransa’da İslam’ın kabul edilişi ve
anlaşılması nasıl sana göre?
Tarıq Abdul-Wahad: Bu soru bir
doktora tezinde yanıtlansa daha doğru olabilir. Fakat benim gördüğüm
kadarıyla birçok batı ülkesi politik olarak sağa doğru kayma gösteriyor. Bu
durum azınlıklar ve başka ırka mensup kişiler için Avrupa’da ya da başka bir
yerde pek olumlu bir durum değil.
Müslümanlar Fransız toplumunun
bir parçasıdır. Müslümanlar savaşlardan sonra ülkenin kurulmasında yardımcı
oldular, ülke için savaştılar, Fransa’yı özgürleştirdiler ve bazıları bu ülke
için öldüler. Fransız toplumundaki Müslüman nüfusu saklayıp görünmez kılarsanız
İslam’ın bir düşman olarak görülmesine yardımcı olmuş olursunuz. Buna ek olarak
bir gerçek de şudur ki Fransa’nın karanlık kolonyal tarihini de bir kenara
atamayız. Müslüman toplum Fransa’da genel nüfusun %10’unu oluşturmaktadır ve
önemli bir sosyolojik etkiye sahiptir.
Amerika’da ise durum biraz
farklıdır. Din özgürlüğü ülkenin kurulmasında temel taşlardan biriydi.
Amerika’da Müslümanların çoğu kendi haklarını ve başkalarının haklarını koruma
konusunda oldukça aktif bir tutum sergiliyor. Tabii ki bu bazı delilerin
saçmalamayacağı anlamına gelmiyor. Boston’u unutmuş değiliz.
Maalesef bu durum Afganistan,
Irak, Suriye ve Filistin konuları düşünülerek küresel manada değerlendirilmeden
okunamaz. Jeopolitik olaylar artık borsa gibi ve küresel olarak her olay
birbiriyle ilintili.
Bir insan olarak umduğum tek şey
özellikle de çocuklarımı düşünerek bunu söylüyorum; insanların anlamsız şiddet
yerine birbirleriyle konuşmayı tercih etmeleridir.
Ben Charli’yim demek bu konuda
dergiyi ve kurbanları desteklemek amaçlı kullanılan bir eylem gibi duruyor.
Benim konuya bakışım ise biraz daha farklı.
Ben Charlie değilim çünkü saygıya inanıyorum. Ben terörist değilim çünkü barışa inanıyorum.
Birçok insanın İslam’a negatif bakmasının sebebi nedir sizce?
Tarıq Abdul-Wahad: İslam dünyada en hızlı büyüyen din olarak
gözüküyor. Silahlı çatışmaların birçoğu İslam ülkelerinde ve Müslüman bölgelerinde
yaşanıyor. Çoğu zaman Müslümanların birbirleriyle ya da başkalarıyla
savaştığını duyuyoruz. İslam batıda Müslüman olmayanlar tarafından çok iyi
bilinmiyor. Medya bilgilendirmek zorunda fakat İslam bu çerçevede izleyiciye öcü
olarak gösterilmektedir. Müslümanlar olarak bu durumu değiştirmek için daha iyi
işler yapmalıyız ve kendimizi eğitmeliyiz. Müslümanların çoğunun barışçıl
olduğunu dünyaya göstermeliyiz.
Batının sağa doğru ilerlediğini söyledin. Uçuk sağ görüşün yükselmesi
hakkında ne diyorsun?
Fransa’da milliyetçi parti bir
süredir meydanda yeni bir şey değil. Onların tehlikeli bir zehir olduğunu
düşünüyorum. Nitekim gizli acayip amaçları olan bir ajandaları var.
Gelecek için çok iyimser değilim
ama umutluyum ve olayların farkındayım. 1998 Dünya Kupası kazanıldığında oluşan
harmoniye yeniden ihtiyacımız var. Azınlıkların ülkede hoş karşılandığına dair
inancın yeniden büyümesi gerekiyor. Fransa için birlik en iyisi olacaktır.
Röportajın tamamı için: http://hoopshype.com/interviews/sierra/tariq-abdul-wahad-it-is-sometimes-tough-to-have-to-explain-that-muslims-are-not-all-indoctrinated-fanatics
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder