Fenerbahçe Ülker yaz sezonunda
kadroya kısalarda Can, Serhat, Hickman, Goudelock, Bogdan Bogdanovic uzunlarda
ise Semih ve Vesely’i ekleyince birçok basketbol sever haklı olarak hayal
kırıklığına uğramıştı. Çünkü geçen seneden beri sürekli bahsettiğimiz ana
problemler, bu takımda Obra’nın sahadaki eli olacak gerçek 1 ve sağlam 5 numara
bulunmamasıydı. Yapılan transferlerle Fenerbahçe skorerguard cennetine dönmüş
ama “pis işleri” yapacak bir 3 numara da dahil olmak üzere açıklarını
kapatamamıştı.
Sezon başlayınca eleştirilerin
haklı olduğu görüldü. Obra 1 numara için Can da dahil olmak üzere sürekli bir
arayışa girdi. Hickman’ın saf guard olmadığından normal olarak bocalaması,
baskıda yarı sahayı geçememesi(Karşıyaka maçı en kritik hücum), set hücumda
organize olamayan ve genellikle Gou’nun isolationlarına kalan bir takım
izlememize neden oldu. Ayrıca 5 numarada Semih ölü geçen sezonların ardından
Zoric ve Oğuz’la birlikte beklenenin çok uzağındaydı. Vesely’nin daha çok 4
numarada kullanılmasıyla “pota savunamayan” Fenerbahçe görüntüsü devam
ediyordu. Artık alıştığımız rakibin yüksek 3 sayı isabeti sorununun kaynağını
da bu noktada aramak gerek. Potayı savunan uzunun olmamasının yanında, vücut
vücuda teması sevmeyen, şutu bozmak için ekstra çaba harcamayan oyunculara
sahibiz. Sorunları olan Milano ve Turow galibiyetleri gözümüzü boyamıştı ki
OAKA’da çok hayırlı bir tokat yedik.
O noktadan sonra biraz toparlanan
ve eksiklerine çareler üretmeye çalışan bir Fenerbahçe izlemeye başladık.
Rollerin yavaş yavaş yerine oturması, kumandanlığa Bogdan Bogdanoviç’in
geçmesi, Kenan’ın 1 numarada 14-15 dakikalarda süre alması, Vesely’nin 5
numarada Bjelica’nın tamamlayıcısı olarak daha çok oynaması ve son olarak da
Semih’in hayata dönmesiyle takım toparlanma sinyalleri verdi. Deplasmandaki
Milano ve –eksikleri olsa da- Barça galibiyetleri özgüven açısından takımı bir
üst seviyeye taşıdı. Şu an takımın saha içi lideri Bogdanoviç, hücumları iyi
kontrol ediyor. Ayrıca üstündeki çekingenlikten arınmış, keskin şutunu
kaldırmakta tereddütleri azalmış bir Bogdan izliyoruz. Fenerbahçe’de mevcut
kadroda oyunu yönlendiren ve karar veren oyuncu mutlaka Bogdan olmalı. 1
numarada ise Emir ve Kenan süreleri paylaşıyor. Enerji konusunda Kenan’ın
yanına Vesely ve Semih’i de koymuş görünüyoruz. Vesely’nin enerji fazlalığı ve
yaptığı extra işlerin yanı sıra Semih’in kas gücü bu
takım için oldukça önemli. Sezon başındaki dağınıklık düzelmiş gibi, sıkışan hücumlarda
Gou gibi bir çılgın skorer ve Arupa’nın en iyi powerforveti Bjelica çözüm
üretebiliyor. Top 16 grubuna takım 2.olarak giriyor ve dengeli bir gruptan söz
edebiliriz. Yeni gruba çok kısa bir bakışta ilk CSKA maçındaki galibiyet ve son
4 maçın 3’ünün içerde olması en önemli noktalar bence.
Yazının konusu ilk turdaki FB
olduğundan uzatmadan burada kesiyorum. Euroleague’in Top 16’da başladığını
bilen basketbol severler Fenerbahçe’yi bekleyen tehlikenin mutlaka farkında.
Maçın kritik dakikalarında tam saha baskıda topu rakibin ellerine bırakma
ihtimalimiz çok fazla. Özellikle 1 numara için transfer şart gibi görünüyor ama
kulüp Kenan ve Berk’e bu sorumluluğu verirse bize de saygı duymak düşer.
Mucizevi şekilde gruptan çıkan
Galatasaray ve bir sonraki yazıda bahsedeceğimiz Efes’i de kutluyor ve yeni
grupta başarılar diliyoruz. Kim olacağı önemsiz ama Final 4’da bir Türk takımı
görmeye ihtiyacımız var artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder