twitter

1 Kasım 2014 Cumartesi

Euroleague’de Kayıp Hafta : Fenerbahce Ulker



Sezonun üçüncü haftası geride kalırken temsilcilerimiz Anadolu Efes, Fenerbahçe Ülker ve Galatasaray Liv Hospital haftayı mağlubiyetle kapattılar. Her sezon olduğu gibi yıldız transferler ve Final Four hayalleriyle başlanan bir serüvende, takımlarımız yarı-final seviyesine ulaşmak için henüz hazır bir görüntü vermediler.


Fenerbahçe Ülker efsane koç Obradovic’in önderliğinde çıktığı Atina deplasmanında beklenmedik bir hezimet ile karşılaştı. Eski gücünden uzak, yıldızları görece yaşlı olan Panathinaikos 3 sayı bombardımanıyla temsilcimizi evine eli boş göndermesini bildi. Fenerbahçe’de önemli transferlere rağmen eksikler giderilmiş gibi gözükmüyor. Obra’ya duyduğumuz içten saygıya rağmen kendisi ondan beklenen takım kimyasını bir türlü oturtamadı kanaatindeyim.


Öncelikle oyun kurucu pozisyonunda takımı yönlendirecek bir Bodiroga’sı ya da Diamantidis’i yok. Geçen sene de yoktu ki Bo’nun gönderilmesini de bu mantıklı sebebe bağlayarak mantıklı bir hamle olarak düşündük. Yerine gelen oyuncuya baktığımızda ise Finlandiya liginde keşfedilmiş eski  bir sayı kralı Hickman’ı görüyoruz. Maccabi Euroleague şampiyonu olurken iyi bir sezon geçirse de Hickman ne bir Sergio Rodriguez ne de Teodosic. Bu niteliklerde eldeki tek isim Kenan Sipahi ama o da takımı bir üst seviyeye çıkaracak tecrübeye henüz sahip değil. Obradovic Real Madrid’e giderken yanına Bodiroga’yı da istemişti Fenerbahçe’ye gelirken de Diamantidis ile gelmesi gerekiyordu. Avrupa’da her pozisyonda belli kalitelerde oyuncular bulunabilir ama üst düzey takıma seviye atlatacak oyun kurucu sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu sorunu takım içinden (Emir) ya da takım dışından (pg transferi) çözmeden Obra’nın başı çok ağrayacak gibi duruyor.

Fenerbahçe’nin bir diğer problemi ise pota altına sertlik getirecek ve sırtı dönük hücum varyasyonlarına sahip bir skor opsiyonuna sahip olmaması. Semih Erden ve Luka Zoric’in şahsen yüksek hedefleri olan Fenerbahçe için düşük kalibreli oyuncular olduğunu düşünüyorum. Oğuz ise sırtı dönük oynayabilen bir pivot olmasına rağmen birinci seçenek olmak için yeterli değil.



Sezon başı transfer edilecek iki oyuncu her şeyi değiştirebilirdi. Nitekim isimleri Obra’nın ekibiyle de anılmıştı. Bu sezon Milos Teodosic ve Nenad Kristic bu takıma katılabilseydi şimdi çok farklı şeylerden bahsediyor olabilirdik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder